بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

ٱحْشُرُواْ ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ وَأَزْوَٰجَهُمْ وَمَا كَانُواْ يَعْبُدُونَ ٢٢

(22-23) (Meleklere:) «O zulmedenleri, onlara eş olanları, Allâhı bırakıb tapmakda ısraar etdikleri şeyleri bir araya toplayın da cehennem yoluna götürün» (dediler).

– Hasan Basri Çantay

مِن دُونِ ٱللَّهِ فَٱهْدُوهُمْ إِلَىٰ صِرَٰطِ ٱلْجَحِيمِ ٢٣

(22-23) (Meleklere:) «O zulmedenleri, onlara eş olanları, Allâhı bırakıb tapmakda ısraar etdikleri şeyleri bir araya toplayın da cehennem yoluna götürün» (dediler).

– Hasan Basri Çantay

وَقِفُوهُمْۖ إِنَّهُم مَّسْـُٔولُونَ ٢٤

«Onları habsedin. Çünkü onlar mes'uldürler».

– Hasan Basri Çantay

مَا لَكُمْ لَا تَنَاصَرُونَ ٢٥

«Size ne oldu? Birbirinize yardım etmiyorsunuz ya»!

– Hasan Basri Çantay

بَلْ هُمُ ٱلْيَوْمَ مُسْتَسْلِمُونَ ٢٦

Hayır, bugün onlar (zilletle) boyun eğmişlerdir.

– Hasan Basri Çantay

وَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَآءَلُونَ ٢٧

Onlardan kimi kimine yönelib birbirini mes'ûl tutmıya kalkışırlar.

– Hasan Basri Çantay

قَالُوٓاْ إِنَّكُمْ كُنتُمْ تَأْتُونَنَا عَنِ ٱلْيَمِينِ ٢٨

«Hakıykat siz, derler, biz sağdan (suret-i hakdan) gelirdiniz».

– Hasan Basri Çantay

قَالُواْ بَل لَّمْ تَكُونُواْ مُؤْمِنِينَ ٢٩

(Metbu'ları da:) «Hayır, siz (esasen) îman ediciler değildiniz», derler,

– Hasan Basri Çantay

وَمَا كَانَ لَنَا عَلَيْكُم مِّن سُلْطَٰنٍۭۖ بَلْ كُنتُمْ قَوْمًا طَٰغِينَ ٣٠

«Ve bizim size karşı bir haakimiyyetimiz de yokdu. Bil'akis siz (de bizim gibi) azgınlar güruhu idiniz».

– Hasan Basri Çantay

فَحَقَّ عَلَيْنَا قَوْلُ رَبِّنَآۖ إِنَّا لَذَآئِقُونَ ٣١

«Onun için Rabbimizin sözü (azâbı) üstümüze hak olmuşdur. Şübhesiz (azabımızı) tadıcılarız (tadacağız).

– Hasan Basri Çantay

فَأَغْوَيْنَٰكُمْ إِنَّا كُنَّا غَٰوِينَ ٣٢

«Çünkü biz de sizi (büsbütün) başdan çıkardık. Zîrâ biz de azgın kimselerdik».

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu